Yıllardır süregelen bilinçli bir algı yönetimi var..
Daha geçtiğimiz yıl yerel yönetimlere afişlerde Atatürk fotoğrafı kullanmayın diye talimat veren iktidar bugün çareyi 30 Ağustos kutlamalarına sarılmakta buluyor..
Hatta yandaş medya “yasaklamayı” algı yöneterek kendi lehine çevirmekte mahsur görmüyor..
Sözüm ona yasak yokmuş da, muhalefet varmış gibi gösteriyormuş. Oysa ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 30 Ağustos ruhunu canlı tutmak için elinden geleni yapıyormuş..
Bu satırları yazan Akit gazetesi, 30 Ağustos günü Anıtkabir için “Anırkabir” yazdığını ne çabuk unuttu?..
Pandemi gerekçesiyle kutlamalara izin verilmediği aşikar olduğu halde hem de..
Dünyanın en sert, en pervasız ve en seviyesiz siyasi saldırıları bu dönemde yapılmadı mı?..
Atatürk’e, Cumhuriyet’e, Devrimlere ve Cumhuriyetin kazanımlarına haksız ve hadsiz yaklaşılmadı mı?..
Çürümüş, kirlenmiş ve ahlaken tükenmiş, şimdilerde etrafımızda bolca gördüğümüz tipik siyasetçi profili şimdilerde başka başka parti çatıları altında karşımıza çıkıyor. Dün alkışladıkları sistemi bugün yerden yere vurarak yeni bir algı oluşturmanın derdindeler. Oysa aralarında halkı kandırma kardeşliği vardır ve hepsi aynı geminin yolcularıdır..
Bunca yolsuzluk, bunca ahlaksızlık, bunca haram servet, ayakkabı kutuları, yalan yanlış açıklanan rakamlar, saraylar, saltanatlar kurulurken bir tanesi çıkıp da “Ey insanoğlu ne yapıyorsun?” diyemedi.
Anıtkabir için Anırkabir ifadesi kullananlara göz yumuldu..
Bu saldırının partiyle, siyasetle ya da erki elinde bulundurmakla alakası yok. Saldırının her türünü mubah gören anlayışa en büyük tepkiyi halk verdi zaten..
30 Ağustos akşamında vatandaş kendi örgütlenmesiyle sokağa indi, kendi arzusuyla kutlama yaptı, coşkusunu paylaştı..
Kısacası halk yasak ve hakaretleri takmadı!..
Dahası son zamanlarda “mide bulandıran” bu açıklamalara halk aldırış etmiyor. Çünkü süreç tersine işliyor. Bu tarz saldırılar geri tepiyor, oyları yükseltmek yerine düşmesine neden oluyor..
30 Ağustos’a sarılmaları bu yüzden..
Çünkü ne “Ayasofya” ne de gaz bulunduğuna dair “büyük müjde” iş yapmadı..
Artık bu kapıdan ekmek çıkmıyor. 18 kez değil 118 kez gaz bulunsa da, memleketin bütün kiliseleri camiye dönüştürülse de nafile..
Şanslı oldukları tek bir konu var;
Maalesef muhalefet yetersiz, alternatif oluşturacak direnç yok!..
Nihayetinde hırsızın, arsızın partisi olmaz..
Kimi genel iktidardan beslenirken bazıları sırtını yerel iktidarlara dayıyor. Karşı düşüncede olanlar en aşağılık dille yargılanıyor. En olmaz yöneticiler göklere çıkarılırken, dürüst insanların siyaset yapma hakkı elinden alınıyor..
Vatandaş partisinin ve oy verdiği insanın kimlerle ne iş yaptığını bilmeden, hangi koşullarda başa geçtiğini bilmeden oy veriyor, hizmet bekliyor…
Bu 30 Ağustos’ta da gördük ki;
Algı ile siyaset dönemi para etmiyor. Sıkışınca Atatürk, Cumhuriyet gibi kavramlara sarılan diğer yandan yandaşlarına saldırı emri verenler bu kez halk engeline takıldı..
Halk, Malazgirt’i kutlayanlar 30 Ağustos’u unutturmaya çalışıyor tuzağına düşmedi. Bu millet Atatürk’ü de sever, tarihe mal olmuş sultanları da..